Ayrı
Dünya - Bekir Sıtkı
Kadir Yüksel
Bekir
Sıtkı Kunt’un beşinci öykü kitabıdır Ayrı
Dünya. 1952’de Yeditepe Yayınları arasında yayınlanır. Kısa yaşamında, en
verimli olacağı dönemde yaşama veda eden Bekir Sıtkı, gerçekçi öykücülüğümüzün
önemli imzalarından biridir. Bir öncü olmamıştır elbette, ama o dönemlerde önemli
örnekleri yazılmaya başlanan gerçekçi öykücülüğümüzün gelişmesinde, yol
açıcılığında, birikimin ileriki kuşaklara taşınmasında rolü olmuştur.
1905’te
Antakya’da doğar. İlk ve orta öğretimin ardından İstanbul’a gider ve edebiyat
fakültesine kaydolur. Kısa bir süre sonra oradan ayrılacak ve hukuk fakültesine
geçecektir. Öğrenciliği sırasında çeşitli gazetelerde çalışır. 1928’de mezun
olduktan sonra adliyeye girer. Çeşitli yerlerde yargıçlık yapar. 1938’de
Antakya milletvekili olarak seçilir. 1946’dan sonra tekrar yargıçlığa döner ve
genç yaşta, 1959’da İstanbul’da yaşama veda eder. İlk öyküleri 1930’da Vakit
gazetesinde yayımlanır. Sadri Ertem’in çevresinde toplanan bazı yazarlar, ondan
etkilenerek gözleme dayanan gerçekçi öyküler, romanlar yazmaktadırlar. “Sanatın tek amacı ve yolu halk için
olmaktır. Halktan olmayan, halkı anlatmayan, halkta yankı uyandırmayan bir
sanat düşünülemez.” Bu düşünceler sadece Bekir Sıtkı’nın edebiyata bakışı
değildir, aynı çevrede toplanan yazarların ortak görüşü gibidir.
Bekir Sıtkı’nın sahaflardan
edinebildiğim iki kitabında da belli bir öykü düzeyini koruduğunu söylemek
istiyorum öncelikle. Yapmacıksız, süssüz, düz bir anlatımla, konuşma dilini
yazı diline ustaca aktararak yazmayı seçmiştir. Çeşitli yerlerde yargıçlık
yapmasının da etkisiyle Anadolu insanını, emeğiyle geçinenleri, orta sınıf
insanlarını iyi tanıması, gözlem gücüne, anlatımındaki yalınlığa, yaşayabilen,
canlı öykü kişileri oluşturabilmesine yansımıştır.
Ayrı
Dünya yazarın sağlığında yayımlayabildiği son öykü
kitabıdır. Öykülerde halkın farklı kesimlerinden insanların yaşamlarından
kesitler buluruz. Emekli memurlar, küçük esnaf, kenar mahalle insanları,
serseriler, şehrin kalabalığından uzak köşelerdeki insanlar… “Dünya bozuldu
azizim” diye başlayan ilk öykü kitaba da adını veren “Ayrı Dünya” öyküsü bugün
bile konuşulabilen bir diyalogla başlar. Dünyanın, insanların bozulduğunu
düşünen iki emeklinin vapur yolculuğuna ilişkin bir öyküdür. “Zır…Zır…” da
müdür muavini tarafından hakarete varan bir iş çevrilen muhasebe şefinin canı
sıkılmakta, başına gelenleri düşünmektedir. “Baba” adlı öykünün tamamı çok
güzel gündelik diyaloglarla yazılmış. Kitabın diğer öyküleri de aynı gerçekçi
izi, yalın ama kıvrak dili taşıyor.
Bekir Sıtkı Kunt’u
hatırlatırken gerçekçi öykücülüğümüzün seyrine ilişkin önemli bir çalışmanın
yapılıp yapılmadığını düşündüm. Öykücülüğümüzdeki gerçekçi damarın serüveni
incelenmeli, bugünün öykücülüğüne katkıları sorgulanmalı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder