16 Eylül 2014 Salı

Bir Tersine Yürüyüş - 12 Eylül Öyküleri



Bir Tersine Yürüyüşün Öyküleri


Seksenli yıllar çok sert bir kırılmayla başladı: 12 Eylül. Bu kırılmanın açtığı yaralar, onarılması bir yana, giderek derinleşti, kangren olma yoluna girdi. Bugün yaşanan toplumsal sağlıksızlığın sorumlusu 12 Eylül darbesidir. Yoksullaşma, gelir dağılımındaki uçurum… Gerileyen işçi, memur hakları… Yitirilen örgütlenme hakları… İnsanların bireysel tepkisizliğinin suça yansımaları… Aydınlanma, bilim düşmanlığı… Giderek artan ve bugünlere ulaşan gericilik… Dağ gibi büyüyen dış borçlar ve bu borçların doğal sonucu olan dayatmalar… İslam devleti alıştırmaları… Kültürsüzleştirme… Kültür emperyalizminin bizi kendi değerlerimizden, kültürümüzden kopartışı… Dilimizin, Türkçemizin giderek kirlenmesi, yamalı bohçaya döndürülmesi… Küreselleşme adı altındaki yeni sömürgeciliğin dümen suyuna girişimiz… Özelleştirme adı altında çökertme tasarıları… Sivas yangını… Ve gelip dayandığımız nokta dini siyasete alet eden bir partinin iktidarı.
            Seksenli yıllarda öykücülüğümüz de tam bir suskunluğa gömülmüş, geleneğinden, birikiminden koparılmıştı. İçe kapanık, tek kişilik, çatışması olmayan, diyalogsuz, dolayısıyla canlılığı zedelenmiş öyküler yazılır oldu. Genç öykücülüğümüz gelenekleriyle bağlarını kuramadılar. Güncel olanın anlatılmasından, toplumsal konuların işlenmesinden uzak duruldu. Bugünkü edebiyatımızın da hastalıklı yanını oluşturan dil bilincinden yoksunluk, anlatım bozuklukları hep seksenli yılların ürünüdür. Dergilerde, yayınevlerinde yeterli ilgiyi bulamayan, sürgüne gönderilen öykü, ancak doksanların ikinci yarısında, özellikle öykü dergilerinin ardı ardına yayımlanmaya başlamasıyla yurduna dönebilmişti.
Hürriyet Yaşar
            O korkunç baskı döneminde ve sonrasında öykücülüğümüzün 12 Eylül’ü işleyişi nasıldı? “Bu adım adım sürüklenişin bir edebiyatı var mı? Bir direniş edebiyatı… En azından, saptayıcı bir edebiyat. Bu sürüklenişin öyküleri var mı?” diye soruyor hazırladığı derlemenin önsözünde Hürriyet Yaşar. Bir Tersine Yürüyüş / 12 Eylül Öyküleri yalnızca beğenilen öykücülerin doğum tarihlerine göre sıralanıp öykülerinin yayımlandığı bir derleme değil. Öyküleri kitaptaki bölümlemeye uygun olarak sırasıyla okuduğunuzda o tersine yürüyüş, sürükleniş sürecinin öykücülüğümüzdeki yansımalarını görüyorsunuz. 12 Eylül’ün ve sonrasında yaşananların ülkemizi sürüklediği çıkmazları, insanlarımıza yaşattığı acıları okuyorsunuz. Derlemede kullanılan desenler ise Abidin Dino’ya ait. Mutluluğun resimleri değil bunlar, işkencenin, gözaltıların, korkuların karabasan resimleri.
            Sürüklenişi daha anlaşılır kılabilmek için derlemeyi “Nereden?”, “Nasıl?”, “Nereye?” adlı üç ana bölüme ayırmış Hürriyet Yaşar. “Nasıl?” bölümü “Kelepçe Günleri”, “İçeriden”, “Dışarıdan”, “Sarsıntıdan”, “Yıkımdan”, “Savruluşlardan” adlı altı alt başlığa ayrılmış. “Nereye?” adlı bölümün alt başlığı ise “Tükenmeyen”. Kitapta yirmi sekiz öykücümüzün kırk dört öyküsü yer alıyor. Aziz Nesin, Samim Kocagöz, Mehmet Başaran, Ferit Edgü, Orhan Duru, Demirtaş Ceyhun, Osman Şahin, Muzaffer İzgü, Mustafa Balel, Nedim Gürsel, Işıl Özgentürk, İnci Aral, Cemil Kavukçu, Özcan Karabulut, Ülkü Ayvaz, Semra Özdamar, Feyza Hepçilingirler, Ali Balkız, Ahmet Yurdakul, Süheyla Acar, Feride Çiçekoğlu, Oya Baydar, Berrin Kırımlıoğlu, Nalan Barbarosoğlu, Hasan Özkılıç, Eray Karınca, Nemika Tuğcu, Hürriyet Yaşar.

            Derlemedeki öykülerin hepsi o dönemin tanıklığını yapan, saptayıcı öyküler. Direniş öyküleri değiller, çoğu sesini yükseltmeyen öyküler. Aziz Nesin ve Muzaffer İzgü gibi mizah edebiyatımızın yüzakı öykücülerimizin mizah öyküleri bir yana bırakılırsa hesaplaşan öykü yok. İnsanın kanını donduran, tüylerini ürperten öykü sayısı çok az. Bana öyle geliyor ki, öykücülüğümüz 12 Eylül’ün bilançosunu, toplum ve birey üzerindeki derin kesiklerini, trajedisini tam olarak öyküye geçirememiş. O baskıcı ortamın sonucu olarak toplumsalı reddeden edebiyat anlayışı direnişin öykülerini de çıkaramamış, en azından karşı duruşun sarsıcı öykülerini yazamamış, sarsıcı biçemlerini oluşturamamış. Örneğin, 50 kuşağı o dönemin ortamından kaynaklanan, farklı ama bugüne bile etki eden sarsıcı biçemler oluşturabilmişlerdi. Hürriyet Yaşar, olabildiğince seçici davranarak, hem belli bir çıtanın üstünde olan öyküleri almış derlemesine, hem de anlatımıyla, biçemiyle içe dönük olmayan, canlılığı olan öyküleri seçmiş. Seçiminin iki yönü var, birincisi öykülerin o dönemden kaynaklanan sürüklenişi konu edinmesi, ikincisi derlemenin okuyucuya güzel öyküler okutması. Özenle hazırlanmış bir derleme sunuyor öykü okuruna Hürriyet Yaşar.    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder