Oyun Yazarı
Tiyatromuzda yazar sorunu hep
gündemde olmuştur. Özellikle ulusal tiyatromuzun nasıl şekilleneceği
konusundaki tartışmalar eninde sonunda yazar sorununa dayanmıştır. Bugün başka
açılardan da gündeme getirilerek tartışılır durur bu sorun. Özdemir Nutku
tiyatromuzdaki yazar sorununa dramatik yazın kuramı olarak ilk yaklaşan tiyatro
adamıdır diyebiliriz. Daha öncesinde bu konuda görüşlerini ortaya koyan tiyatro
yazarları var elbette, ama akademik bir yaklaşımla olduğu kadar tiyatronun
diğer etmenlerini de göz önüne alarak tiyatro ve yazar kavramına açılımlar
getirmesiyle ve bunları birer yapıtla ortaya koymasıyla ilktir. Tiyatroda
yazarın, oyun yazarının sürekli gündemde olduğu, ulusal tiyatro anlayışının
nasıl olması gerektiğinin kıyasıya tartışıldığı altmışlı yılların dinamik
tiyatro ortamında iki yapıtla bu tartışmalara yani açılımlar kazandırır Özdemir
Nutku. Bunlar sadece deneme kitapları da değildir, akademik birer çalışmadır. “Tiyatro ve Yazar” adlı kitabı 1960’da, “Oyun Yazarı” adlı kitabı 1965’te
yayımlanır. Ne yazık ki bugün ancak sahaflardan edinilebilecek yapıtlar bunlar.
Özdemir Nutku hocamız bu yapıtlarını yeniden gözden geçirip bugünün anlayışıyla
yeni basımlarına hazırlasa…
“Oyun
Yazarı” tiyatromuzdaki yazar sorununa değinilen giriş bölümüyle açılıyor.
Öncelikle oyun yazarının görevci olması gerektiğini söylüyor. Geniş kitlelere
sunulan, halkla iç içe olan bir sanat dalı olarak tiyatro sanatının anlamının
soyut sanatla, sanat sanat içindir anlayışıyla ortaya çıkamayacağını savunuyor.
Yirminci yüzyılda oyun yazarının her zamankinden daha çok yükümlü olduğunu, çağının
sorunlarına eğilecek bilince sahip olması, çevresinin ihtiyaçlarına, yaşamına
eğilmesi, insanlara karşı sorumluluğunu hiç unutmaması gerektiğini söylerken
bugünün yazarına da, yani yirmi birinci yüzyılın yazarına da seslenmiyor mu?
Kitabın ilk bölümünün adı “Olmak ya da Olmamak”. Bu bölümde önce
köke inmenin, köksüz bir yaratının cılız kalacağının altını çiziyor.
Tanzimattan sonra tiyatromuzun kökünü çürüterek başka bir kökün üzerinde
yeşermeye çalışmasından söz ediyor. Tiyatromuzun kökü olarak görebileceğimiz
seyirlik sanatlarımızın kendine özgü yapısını, modern tiyatro yazını için
kullanabileceğimiz özelliklerini sıralıyor ve bunlardan yararlanarak kendi
tiyatromuzu kurabileceğimizi savunuyor. Bölümün diğer başlıkları “iç
yasaklama”, “çağının aynası olmak”, “rastlantı olmamak”, “dramatik duyarlılık”
adlarını taşıyor. Toplumcu yanı ağır basan bir düşünceyi öne çıkarıyor Özdemir
Nutku.
İkinci bölüm “Malzeme Seçimi” adını taşıyor. Çoğu kez sıkıntısı çekilen şeydir,
yazılacak malzemenin seçimi. Neyin daha etkili olacağını düşünür dururuz.
Özellikle dramatik yazının çatışmalar yaratma sanatı olduğunu unutmamamız
gerekiyor. Malzemenin seçimi ortaya çıkarılacak çatışmalar için yazarın
başlangıç noktasını oluşturacaktır. Üçüncü bölüm “Kişileştirme Düzeni”nde özellikle karakter ve tip ayrımına
değiniliyor. Karakter yaratmanın ince noktalarına dikkat çekiliyor. Dördüncü
bölümde “Konuşturma Örgütü” ele
alınıyor. Özellikle bu bölüm oyun dilinin nasıl olması gerektiğine ilişkin
mutlaka okunup üzerine düşünülmesi gereken bir bölüm. Konuşturma, tiyatro
yazarı için yazdığının ete kemiğe bürünmesini sağlayan en önemli özelliktir
kuşkusuz. Oyun yazarının asıl hüneri burada kendini gösterecektir. Kitabın en
çok önemsenmesi gereken bölümü ise bana göre “Estetik Denge” adını taşıyan beşinci bölüm. Estetik denge
tema-karakter-durum üçlüsünün iyi bir ölçüyle, oyunun amacına, sözüne de uygun
olarak dengelenmesi ve bu yolla sağlanan bütünsellik anlamını taşıyor. Bu
estetik dengeyi çoğu zaman önemsiz görmemiz yazdığımız oyunların güdük
kalmasına neden oluyor. İyi bir oyunun bütünlük taşıması, öğelerinin
dengelenmiş, kaynaştırılmış olması gerekir. Bu bölümde özellikle ele alınan
çatışma türleri yazım örneklerinden de hareket ettiği için oldukça öğretici.
Kitap “Temrinler” bölümüyle bitiyor. Bu bölümde oyun yorumlarına,
incelemelerine örnek olacak beş ayrı çalışma veriliyor.
“Oyun Yazarı”
adlı kitabının bir özetine ve temrinler bölümüne daha sonraları “Dram Sanatı” adlı kitabında yer veriyor
Özdemir Nutku. Gene de “Oyun Yazarı”nın
yeri ayrı duruyor. Tek başına da değil bence “Tiyatro ve Yazar” adlı kitabıyla birlikte. Özellikle söyleyecek sözü
olan ve çağının sorunlarına sırt çevirmeyen yazar adayları için kışkırtıcı bir
kitap, yayımlanmasından bu yana elli yıl geçmiş olmasına rağmen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder