25 Eylül 2014 Perşembe

Sahaftan 9 - Oyun Yazarı - Özdemir Nutku



Oyun Yazarı

            Tiyatromuzda yazar sorunu hep gündemde olmuştur. Özellikle ulusal tiyatromuzun nasıl şekilleneceği konusundaki tartışmalar eninde sonunda yazar sorununa dayanmıştır. Bugün başka açılardan da gündeme getirilerek tartışılır durur bu sorun. Özdemir Nutku tiyatromuzdaki yazar sorununa dramatik yazın kuramı olarak ilk yaklaşan tiyatro adamıdır diyebiliriz. Daha öncesinde bu konuda görüşlerini ortaya koyan tiyatro yazarları var elbette, ama akademik bir yaklaşımla olduğu kadar tiyatronun diğer etmenlerini de göz önüne alarak tiyatro ve yazar kavramına açılımlar getirmesiyle ve bunları birer yapıtla ortaya koymasıyla ilktir. Tiyatroda yazarın, oyun yazarının sürekli gündemde olduğu, ulusal tiyatro anlayışının nasıl olması gerektiğinin kıyasıya tartışıldığı altmışlı yılların dinamik tiyatro ortamında iki yapıtla bu tartışmalara yani açılımlar kazandırır Özdemir Nutku. Bunlar sadece deneme kitapları da değildir, akademik birer çalışmadır. “Tiyatro ve Yazar” adlı kitabı 1960’da, “Oyun Yazarı” adlı kitabı 1965’te yayımlanır. Ne yazık ki bugün ancak sahaflardan edinilebilecek yapıtlar bunlar. Özdemir Nutku hocamız bu yapıtlarını yeniden gözden geçirip bugünün anlayışıyla yeni basımlarına hazırlasa…
            “Oyun Yazarı” tiyatromuzdaki yazar sorununa değinilen giriş bölümüyle açılıyor. Öncelikle oyun yazarının görevci olması gerektiğini söylüyor. Geniş kitlelere sunulan, halkla iç içe olan bir sanat dalı olarak tiyatro sanatının anlamının soyut sanatla, sanat sanat içindir anlayışıyla ortaya çıkamayacağını savunuyor. Yirminci yüzyılda oyun yazarının her zamankinden daha çok yükümlü olduğunu, çağının sorunlarına eğilecek bilince sahip olması, çevresinin ihtiyaçlarına, yaşamına eğilmesi, insanlara karşı sorumluluğunu hiç unutmaması gerektiğini söylerken bugünün yazarına da, yani yirmi birinci yüzyılın yazarına da seslenmiyor mu?
            Kitabın ilk bölümünün adı “Olmak ya da Olmamak”. Bu bölümde önce köke inmenin, köksüz bir yaratının cılız kalacağının altını çiziyor. Tanzimattan sonra tiyatromuzun kökünü çürüterek başka bir kökün üzerinde yeşermeye çalışmasından söz ediyor. Tiyatromuzun kökü olarak görebileceğimiz seyirlik sanatlarımızın kendine özgü yapısını, modern tiyatro yazını için kullanabileceğimiz özelliklerini sıralıyor ve bunlardan yararlanarak kendi tiyatromuzu kurabileceğimizi savunuyor. Bölümün diğer başlıkları “iç yasaklama”, “çağının aynası olmak”, “rastlantı olmamak”, “dramatik duyarlılık” adlarını taşıyor. Toplumcu yanı ağır basan bir düşünceyi öne çıkarıyor Özdemir Nutku.
            İkinci bölüm “Malzeme Seçimi” adını taşıyor. Çoğu kez sıkıntısı çekilen şeydir, yazılacak malzemenin seçimi. Neyin daha etkili olacağını düşünür dururuz. Özellikle dramatik yazının çatışmalar yaratma sanatı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Malzemenin seçimi ortaya çıkarılacak çatışmalar için yazarın başlangıç noktasını oluşturacaktır. Üçüncü bölüm “Kişileştirme Düzeni”nde özellikle karakter ve tip ayrımına değiniliyor. Karakter yaratmanın ince noktalarına dikkat çekiliyor. Dördüncü bölümde “Konuşturma Örgütü” ele alınıyor. Özellikle bu bölüm oyun dilinin nasıl olması gerektiğine ilişkin mutlaka okunup üzerine düşünülmesi gereken bir bölüm. Konuşturma, tiyatro yazarı için yazdığının ete kemiğe bürünmesini sağlayan en önemli özelliktir kuşkusuz. Oyun yazarının asıl hüneri burada kendini gösterecektir. Kitabın en çok önemsenmesi gereken bölümü ise bana göre “Estetik Denge” adını taşıyan beşinci bölüm. Estetik denge tema-karakter-durum üçlüsünün iyi bir ölçüyle, oyunun amacına, sözüne de uygun olarak dengelenmesi ve bu yolla sağlanan bütünsellik anlamını taşıyor. Bu estetik dengeyi çoğu zaman önemsiz görmemiz yazdığımız oyunların güdük kalmasına neden oluyor. İyi bir oyunun bütünlük taşıması, öğelerinin dengelenmiş, kaynaştırılmış olması gerekir. Bu bölümde özellikle ele alınan çatışma türleri yazım örneklerinden de hareket ettiği için oldukça öğretici.
            Kitap “Temrinler” bölümüyle bitiyor. Bu bölümde oyun yorumlarına, incelemelerine örnek olacak beş ayrı çalışma veriliyor.
            “Oyun Yazarı” adlı kitabının bir özetine ve temrinler bölümüne daha sonraları “Dram Sanatı” adlı kitabında yer veriyor Özdemir Nutku. Gene de “Oyun Yazarı”nın yeri ayrı duruyor. Tek başına da değil bence “Tiyatro ve Yazar” adlı kitabıyla birlikte. Özellikle söyleyecek sözü olan ve çağının sorunlarına sırt çevirmeyen yazar adayları için kışkırtıcı bir kitap, yayımlanmasından bu yana elli yıl geçmiş olmasına rağmen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder