GÜLMENİN
OYUNSU ÖZGÜRLÜĞÜ
İlk kitabı “Çağdaş Tiyatro ve Dramaturgi” den bu
yana bütün kitaplarını edinip vakit geçirmeden okuduğum Esen Çamurdan, geçen
yılın sonlarında gene kışkırtan bir kitapla, “Gülmenin Oyunsu Özgürlüğü” adlı çalışmasıyla kuramsal tiyatro
kitaplığımıza zenginlik kattı. “Haldun
Taner’in Seyir Defteri”, Sabahattin Kudret Aksal oyunları üzerine bir okuma
denemesi olan “Hıçkırmakla Haykırmak
Arası” ve çağdaş tiyatromuzda şiddet görünümlerini ele aldığı “Şiddet ile Oynamak” adlı kitaplarıyla
çağdaş tiyatromuzu sorgulayan, bakış açılarımızı genişleten Esen Çamurdan, bu
kitabıyla da tiyatrodaki ana türlerden biri olan komedyanın tiyatromuzdaki
yansımalarına yöneliyor.
Aristoteles
Poetika’sında Komedya’nın ortalamanın
daha aşağısında olan karakterleri taklit ettiğini ve gülünç olanın soylu
olmadığını, kusurlu olduğunu söyler. Komedyaya pek değer vermemiş, bir iki
paragrafla sınırlamıştır. Tragedyanın yanında komedyanın daha düşük bir sanat
olduğunu, soylu olmadığını savunmuştur. Oysa komedya Phallus şarkılarından,
şenliklerinden bugüne kendi yatağını bulmuş, tiyatro sanatında vazgeçilmez
yerini almıştır. Çünkü gülmek “yaşamı
savunur ve insanlık onurunu korur.”
Gülmenin
özgürleştirici, sorgulayıcı yanını nasıl yok sayabiliriz. En kaba güldürüden,
trajikomiğe dek bütün güldürü türlerinin ciddiyeti bozduğunu, erke, baskıya
karşı çıktığını, genel geçer değerleri sorgulayıp tersyüz ettiğini görmezden
gelebilir miyiz? Yüzlerdeki maskeyi düşürür gülmece, toplumu gerçeklerle yüz
yüze bırakır, unvanları, üstünlükleri yere çalar, çıkarcılıkları,
fırsatçılıkları, sömürüleri açığa çıkarır… Tabu, yasak dinlemez… İnsani olan
her şeye açıktır… Kusurları yüzümüze vururken bazen aşağılasa da sonuçta insani
yanımızı getirir karşımıza. Çocuksu yanımızdır aslında. En basit halk
masallarında bile, söylencelerde, halk hikâyelerinde insani değerleri öne
çıkarıp gökyüzünden yeryüzüne indiriverir insanüstü olarak sunulanları. P.N.
Boratav’ın o güzel söyleyişiyle, “yokluğa
yoksulluğa sızlanarak değil gülerek meydan okunur.” Aydınlatan, duygulardan
arıtıp akla yönlendiren, huzuru kaçıran bir yanı vardır gülmecenin. İnsanın
kendi yaptıklarını, kendi kötücüllüklerini bile gülerek görmesini sağlar,
eleştirdiği kadar onarıcıdır da gülmece. Oyunbazdır her şeyiyle, tokadı
yüzümüze indirirken bile eğlendirir, inen tokadın acısını yüzümüzde değil
aklımızda hissetmemizi sağlar.
Neye,
kime, nasıl güldüğümüzü anlamak kendimizi anlamakla eşdeğerdir. Gülünç olan,
bizi toplumun göremediğimiz yüzüyle, gerçeklerle karşı karşıya bırakır.
Seyirciyi, güldürür, eğlendirir ama yaşamın gerçeklerini göstermeden edemez.
Tiyatroda neye, kime, nasıl güldüğümüzü irdelemek için öncelikle gülme ile
gülünç olanın yapısına yönelmek gerekiyor. Yola buradan koyuluyor Esen
Çamurdan. Gülme biçimlerine, güldürme yöntemlerine yöneldikten sonra incelediği
oyunlar çerçevesinde gülme olgusunu sorguluyor. Seyircinin gülmece içindeki
konumlanışını da unutmuyor. Dramaturg olmasının getirdiği titizlikle, seçtiği
oyunlarda kullanılan gülmece biçimlerini, yöntemlerini oyunun içinden tek tek
ayırıp ele alıyor. Seyirci oyun ilişkisine de ağırlıklı olarak yer vererek tiyatronun
bütünlüğünün tamamlanmasını göz ardı etmiyor.
Kitabın
ilk bölümü geleneksel tiyatromuzun bir türü olan Ortaoyunu’na ayrılmış.
Ortaoyununda gülmecenin nasıl ortaya çıkarıldığını inceliyor Esen Çamurdan bu bölümde.
Ortaoyunu her şeyden önce söz komiğine yönelen, taklide dayalı yönüyle
önemlidir. Dil ve beden kusurlarıyla oluşturulur taklitler. Söz oyunlarıyla,
yanlış anlamalarla, küfürlerle, kaba güldürüyle beslenen gülmece tam bir halk
komedyasını oluşturur. Toplumsal yapının bozuklukları, uyumsuzlukları gülme
konusu olduğu gibi, tavırlar, davranışlar, giyim kuşam, meslekler, kadın erkek
ilişkileri çeşitli yöntemlerle gülmece malzemesi oluverirler. Ortaoyunundaki
yabancılaştırma öğeleri de kendine özgü gülmece unsurlarıdır. Ortaoyunundaki
grotesk öğelerden, absürde pek çok özellik yer alıyor bu bölümde. Sadece
ortaoyunu için değil, geleneksel tiyatromuzun bütün türleri için geçerli özellikler
bunlar. Geleneksel tiyatromuz ironiyi de parodiyi de birlikte kullanır. Aslında
sergilenen toplumsal hayatın gülmecesidir. Toplumun portresi çizilir ortaoyununda.
Sonraki
bölümlerde çağdaş oyunlarımıza yöneliyor Esen Çamurdan. Çağdaş oyunlarımızda
gülmecenin nasıl, neyle ve kimle sunulduğunu, gülmenin özelliklerini
sorguluyor. Bunu yaparken özellikle farklı türlerde oyunları seçmiş. Mitosa,
masala yakın ironi başlığıyla Güngör Dilmen’in “Deli Dumrul” ve “Midas’ın
Kulakları” adlı oyunları inceleniyor. Olmanın ve görünmenin acı güldürüsü
başlığıyla Haldun Taner oyunları ele alınmış. Gülme nesnesi olarak şiddet
konusunda Sevim Burak’ın, Sabahattin Kudret Aksal’ın ve Melih Cevdet Anday’ın
oyunları mercek altına alınmış. Türsel özelliklerinden gülmece anlayışlarına,
şiddete olan eğilimlerinden gülme olgusuna önemli ve farklı bir bölüm olarak
duruyor karşımızda. Bu bölümün yanında mutlaka “Şiddet ile Oynamak” adlı kitabı da okunmalı Esen Çamurdan’ın.
Farklı düşüncelere kapı araladığını göreceksiniz. Hayatın dışındakilerin buruk
oyunu olan “Oyunlarla Yaşayanlar”a
ayrılan bölüm Oğuz Atay’ın dünyasındaki trajikomiğe yöneliyor. Bir yaşlılık
fantezisi başlıklı bölüm Aziz Nesin’in “Hadi
Öldürsene Canikom” adlı oyununa ayrılmış. Aziz Nesin’den başka oyunlar da
alınabilir miydi? Alınabilirdi, ama zaten türsel özellikleriyle aynı olan başka
oyunlara yer verilmiş kitapta. Başka yazarlara yönelebilir miydi? Yönelebilirdi
kuşkusuz. Ama bu çalışma bir kışkırtma denemesidir zaten. Ucu açık bırakılmış,
üzerinde fazla kafa yorulmamış bir alanda düşünce üretmek isteyenleri kışkırtma
denemesi. Sorgulamak, söz söylemek isteyenler buyurun meydana.
İncelenen
oyunların ortak özelliklerinin ele alındığı “İroni, Maske ve Seyirci” adlı
bölüm yazar, oyuncu ve seyircinin gülmecedeki suç ortaklığının ele alınmasıyla
son buluyor. “Sonsöz ya da Gülmecenin Gücü” gülmecenin tiyatrodaki ve
yaşamımızdaki yerine ilişkin düşüncelere yer verilen son bölüm. Kitap çok
vurucu bir cümleyle kapanıyor: “Yaşamı
savunur gülme ve insanlık onurunu korur.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder