Sahaftan
İNSANDA
TİYATRO – TİYATRODA İNSAN
“Tiyatroda Yaşam – Oyun İlişkisi” ni
okurken “Homo – Ludens” i ikinci kez okumaya yöneldiğimi söylemiştim. “Homo
–Ludens”i ilk okuyuşumdan kalan, sayfa kenarına yazdığım şu küçük not çok
ilgimi çekti. “Oynayan İnsan: Bu deyimi daha önce bir yerde okumuştum. İnsanda
Tiyatro…” Tamamen unutmuşum. Yeniden düşününce kitaplığımın üst raflarında
öylece bana bakan bir başka kitapla karşı karşıya kaldım. “İnsanda Tiyatro –
Tiyatroda İnsan” Oben Güney’in kitabı. Heyecanla karıştırmaya başladım
sayfalarını. (İlk sayfasına şu notu düşmüşüm. “Kitabı ikinci alışım.” Demek ki
ilk aldığımı bir arkadaşıma kaptırmışım.) Seksenlerin ikinci yarısında
okumuştum Oben Güney’in kitabını. Tekrar basımını yapılmadı ne yazık ki. İlk
sayfada birinci cilt yazıyor. Oben Güney ikinci cildi hazırladığı halde
kitaplaşmasını göremeden, erken denecek yaşta hayata veda etti.
Tiyatroya
çok emek vermiş, değerli bir tiyatro adamı Oben Güney. Oyuncu, yönetmen, oyun
yazarı, araştırmacı… İstanbul Belediyesi
Şehir Tiyatroları’ndan 1983 yılında uzaklaştırılanlardan biri. Daha sonra geri
dönmüş dönmesine ama sağlığını kaybetmiş. Çok sıkıntı çekti o kuşak, çok.
Kendisinin yazdığı yaşam öyküsünde sözünü ediyor o yıllardan. Çoluk çocuk aç
kaldıklarını, evlerinin kirasını ödeyemediklerini, dışarıda yaptığı işlerinde
gene ‘tiyatrocu dostları’(!) tarafından engellendiğini anlatıyor.
Tiyatro,
başlangıcından beri hem toplumu yansıtan bir ayna, hem de onu yönlendiren bir
güç olduğu ölçüde çağdaş bir sanat olabilmiştir. Sadece estetik açıdan değil
sosyo ekonomik açıdan da tiyatronun irdelenmesi önemli. Bu da tarihsel bir
perspektif gerektirir elbette ki. Tarihsel gelişime baktığımızda tiyatronun
(aslında bütün olarak sanatın) insanın yaratıcı etkinliklerinin bütününden
soyutlanamayacağı görülecektir. İnsanın alet yapması, yapıcı olması daha
sonraki davranışlarını, düşüncelerini, hatta inançlarını etkilemiştir.
İnsanlığın ortak mirası olan kültür birikimlerinden, düşünce gelişimlerinden,
sanat ve felsefeden, ilkel dürtülerden ve hatta dinsel yapılardan yararlanarak
tiyatronun kökenine dair düşünce üreten önemli bir kaynak Oben Güney’in kitabı.
Kitabın
ilk kırk sayfasında insanı çarpan bir “Varoluşçuluk” bölümü var. Sonra sanatın
başlangıcına gidiyoruz. İlkel topluluklardan uygarlıklara yöneliyoruz. Daha ilk
topluluklardan başlayarak toplumların düşünsel yanına yöneliyor yazar. Düşünsel
yanı elbette ki dinsel yanla birleşiyor. Totemizmden Antik Yunan Tanrılarına…
Düşünen, algılayan insan, sonra taklit eden insan, alet yapan insan ve oynayan
insan… Oben Güney insanı oynayan insan olarak da ele alıyor ve insanla tiyatro
arasındaki ilişkiye doğal bir boyut kazandırıyor. Home Ludens’i işte bu kitapta
okumuşum ilk. Ama öylece kalakalmış satır aralarına yazdığım küçük notlarda.
“İnsanda
Tiyatro – Tiyatroda İnsan” sadece tiyatro kuramcılarına yönelerek, onların
düşüncelerine başvurularak yazılmamış. Toplumsal ve düşünsel yapılar,
uygarlıklar, kültürel birikimler ele alınarak tiyatro ve insan ilişkisi bütün
tarihsel yönleriyle yorumlanmış.
Birinci
cilt insanın başlangıcından orta çağa kadar geliyor. Aynı bütüncül bakış
açısıyla ikinci cildi de okumak istiyor insan. Keşke bu ciltle birlikte ikinci
cilt de basılsa. Oben Güney’in, korunup korunmadığından bile habersiz olduğumuz
arşivi araştırmacısını ve yayıncısını bekliyor. Kim bilir, tiyatro
adamlarımızın birikimlerinden yararlanmanın önemli olduğunu anlarız bir gün…
(Türk Tiyatrosu üzerine kuramsal çalışmaların büyük bir bölümü ancak sahaflardan
edinilebiliyor da, o yüzden dedim…) Geç olmasa bari!
Hamiş: Oyun, yaşam, insan üzerine kafa
yormaya niyetlenenlere küçük bir not. Bir de Bernard Suits’in “Çekirge –
Oyun, Yaşam ve Ütopya” kitabı var ki. Mutlaka “Homo Ludens” le birlikte
okunmalı. Günümüzde kazanç kurallarına indirgenen yaşamı reddeden, değerler
yitimine karşı oyun ütopyasını savunan iflah olmaz bir çekirgeyle
tanışacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder