22 Temmuz 2014 Salı

SAHAFTAN 7 - Sevda Şener "Müsahipzade Celal ve Tiyatrosu"



Sahaftan
Musahipzade Celâl ve Tiyatrosu

         Ayşegül Yüksel kitabını çok güzel bir ithafla Türk tiyatrosunun hocasına Sevda Şener’e adamıştı. Kitaplığıma yönelip Sevda Şener’in bütün kitaplarını önüme yığdım. Yeni yayımlananlar ve sürekli baskı yapan “Dünden Bugüne Tiyatro Düşüncesi” adlı kitaplarının dışında birçok çalışmasının yeniden yayınlanmadığını, ancak sahaflarda bulunabildiğini görmek düşündürmeli hepimizi. “Çağdaş Türk Tiyatrosunda İnsan” adlı yapıtı tekrar basımı hak etmiyor mu? Sadece Sevda Şener için de geçerli değil elbette bu söylediğim. Metin And gibi çalışkan bir tiyatro bilimcisinin alanında hâlâ aşılamamış, Tanzimat ve Meşrutiyet tiyatrolarını ele aldığı iki cildin yeni basımı neden yapılmıyor. Bu iki kitabın hâlâ yeni baskılarının olmayışı tiyatro yayıncılığımızın, tiyatro eğitimciliğimizin, tiyatromuzun bir ayıbıdır. Sevda Şener’in “Musahipzade Celâl ve Tiyatrosu” adlı kitabı için de aynı şeyi söylemeliyim.
            Sevda Şener’in yanılmıyorsam ilk kitabı “Musahipzade Celâl ve Tiyatrosu”. Kitap Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Yayınları arasında, 1963 yılında yayınlanmış. İkinci baskısı da yapılmadı sanırım. Benim aramalarımda başka bir baskısı görünmüyordu.
Müsahipzade Celâl tiyatrosuna özel bir ilgi duyduğum için bütün oyunlarını, oyunları üzerine yazılanları, kitapları toparlayıp okumuştum. Sevda Şener’in kitabı da Müsahipzade Celâl tiyatrosunu tanımama yardımcı olan, hatta yer yer oyunlarına farklı gözlerle de bakmamı sağlayan bir kitap olmuştur. (Elbette Murat Tuncay’ın kitabını anmadan geçmemek gerekiyor.) Yeri gelmişken Müsahipzade Celâl’in bütün oyunlarının hâlâ yeni basımlarının yapılmayışını da yayıncılığımızın ayıp hanesine yazmalıyız. Nasıl olur da tiyatromuz için böylesi önemli bir oyun yazarının bütün oyunları basılmaz, hem de neredeyse her yıl bir oyunu oynanırken, anlamak zor doğrusu.
Sevda Şener kitabına Müzahipzade Celâl’in hayatıyla ve eserlerinin dökümüyle başlıyor. Hayatını ele alırken yazdığı dönemlerin tiyatro yaşantısına, tiyatro anlayışına da değiniyor. Ayrıntılı hayat hikâyesinin yanında, dostlarının anlatımıyla kişilik özelliklerine de yer veriyor. Herkesin birleştiği nokta Musahipzade Celâl’in tam bir İstanbul Beyefendisi olduğudur. Son derce zarif, terbiyeli, bilgili, hoşsohbet (konuşmayı sevdiğini ve güzel konuştuğunu söylüyor bazı dostları), kimselerin kendisi için zahmete girmesini istemeyen, “nev’i şahsına münhasır” denilen insanlardan. Zaman zaman bazı ortaoyunu topluluklarında Zenne rollerine çıktığını da söylemeden geçmeyelim. Oyunlarında en canlı, en başarılı konuşturulan, çizilen tiplerin kadınlar olmasında bunun payı olmalı.
Kitabın ikinci bölümü Müsahipzade Celâl’in oyunlarındaki özelliklere ayrılmış. Oyunlardaki tarih kullanımı, toplumsal, yerel, eski yaşam tarzına ait özellikler ele alındıktan sonra toplumsal hiciv özelliklerine değinilmiş. Toplumsal hiciv Müsahipzade Celâl’in en önemli özelliklerinden biridir. Oyunlardaki kişilerin ele alınmasından sonra biçimsel özelliklerine geçilir. Oyunlarda müziğin kullanımın anlatıldığı bölümü dil özellikleri izler. İkinci bölümün son konusu Müsahipzade Celâl tiyatrosunda geleneksel temaşa etkisidir. Teknik bakımdan bazı noktalarda kusurlu olduğu düşünülse de geleneksel tiyatromuzun bazı özellikleriyle batılı anlamda tiyatronun formlarını aynı potada eritebilmesiyle bir öncüdür Müsahipzade Celâl.


Kitabın son bölümü Müsahipzade Celâl’in sanatçı kişiliğini ele alıyor. Oyunlarından yola çıkarak tiyatro anlayışının özelliklerini saptıyor Sevda Şener. Malzemesini halktan alan bir halk sanatçısıdır Müsahipzade Celâl, hicvi hiç bırakmaz ama propaganda yapmaz, kalın hatları vardır, oyunlarında mutlaka bir amaç gözetir, geleneklerine bağlıdır ama sorunları ortaya koymaktan da çekinmez, genel olarak kötümserdir ama çoğu oyununun sonu kişilerinin mutlu olmasıyla biter.
Müsahipzade Celâl’in dünyasını, tiyatro düşüncesini anlayabilmek için en önemli kılavuzlardan biridir bu kitap. Ele aldığı toplumsal sorunlara yaklaşımı, hiciv özelliği, ustaca kurgulamalarla işlediği komedi anlayışı bugün bile ilgi çekecek niteliktedir. Müsahipzade Celâl’in halk tiyatrosu anlayışını hafifsememek gerektiğini düşünüyorum. Onun açtığı yolun sürdürülmediğini, izini takip eden bir tiyatro anlayışının olmadığını düşünüyorum. Oysaki onun tiyatro anlayışı bugünün tiyatrosu için olanaklar sunabilir. Genç oyun yazarları onun denemelerinden yararlanabilir. Dildeki eskimelere takılmadan dil özelliklerini anlamaya çalışarak yaklaşılmalı Müsahipzade Celâl’e, onun tiyatro düşüncesinde yapmak istediklerine kafa yorulmalı.  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder