Garo Alagöz
Sıcak
Yazın Getirdiği Öyküler,
Kadir Yüksel
İnternette
görüp çıktısını aldığım bir ölüm ilanı. 20 Mart 2015 tarihli. “Vefat. (…) şirketi kurucusu, İstanbul aşığı,
hikâyeci yazar, ÇORBACIMIZ, GARO ALAGÖZ Fransa’da vefat etmiştir. Naaşı 20 Mart
Cuma günü Nice’de toprağa verilecektir. Sevenlerinin başı sağ olsun.”
İstanbul
aşığı, hikâyeci yazar, çorbacı Garo Alagöz’ün öyküleriyle ilk tanışmam Ersan
Erçelik’in yazısıyla olmuştu. O yazıdan sonra peşine düşüp üç öykü kitabını da
edinmiştim Garo Alagöz’ün. İrma ve Elma
Ağacı 1975’de, O Her Şeyi Çift
Severdi 1977’de, Sıcak Yazın
Getirdiği Öyküler ise 1979’da yayımlanmış. İlk kitabından sonraki iki
kitabında şu not yer alıyor “Bu kitap okurlarıma armağan olarak basılmıştır. Bu
nedenle bedelsizdir, fiyat konmamıştır.”
Gerçekçi
bir bakışla, okuyucusuyla söyleşir gibi, insan sevgisiyle yazıyor öykülerini.
Dili özenli, kıvrak, yalın. Gündelik yaşamın içinde her zaman tanık olduğumuz
olayları, yanı başımızda yürüyen tanıdık insanları yazıyor. Ben anlatıcıyla
kurulu öyküler, hepsi yaşamından alınmış gibi, zaten kendi adını da, işini de,
doğduğu yaşadığı yerleri de, hatta çocuklarının adını da kullanıyor sık sık. Öykülerinde
ironi önemli bir yer tutuyor. Öykü kişileri yer yer erotizmle, melankoliyle
gündelik yaşam karşısında gülümsetiyor okuyucusunu.
Sıcak Yazın Getirdiği Öyküler sekiz
öyküden oluşuyor. Kitabın ilk sayfasında “Bu
dünyada yaşıyan bütün insanların birbirini sevmesi gerek” notu düşülmüş.
Kitabın içindeki öyküler de bu giriş notuna çok uyuyor. Sevgiyle yazılmış
öyküler, öykü kişileri sevgiyle çizilmiş. Ama bu sevgi insanları her yönleriyle
görüp yazmasını engellemiyor Garo Alagöz’ün. “Ayakkabılarla Konuşma” adlı öykü
anlatımındaki içtenliğiyle, yalın, içine alıveren diliyle güzel bir öykü.
Kongreye katıldığı İtalya’da bir alışveriş mağazasında tanıştığı kızla bir kaç
gün birlikte olur. Sonu hem gülümsetecek hem de gerçekle yüzleştirecektir. “Yat
Bakıcısı” adlı öykü Doğu Anadolu’da askerliğini yapıp İstanbul’a dönen Garo’nun
yaz ayları için bulduğu geçici işi yat bakıcılığında başına gelenleri okuruz.
Elbette o dünyanın insanlarına farklı bir bakış yer alır öyküde, erotizm de dozunda
yerini alacaktır. “Çanakkale” askerliğini yedek subay olarak yapan öykü
kişisinin başından geçenleri anlatan bir askerlik öyküsü. “Pembe Bikini” de
kitabın güzel öykülerinden biri.
Garo
Alagöz’le ilgili fazla bilgi edinemedim ne yazık ki. Ermeni asıllı, sanayici,
öykülerinin bir kısmı yurtdışındaki dergilerde yayımlanmış. Öykülerinde
sıklıkla yurtdışı gezilerini yazıyor, özellikle İtalya ve Fransa. Yaşamının son
yıllarını mı, yoksa daha öncesini mi Fransa’da yaşadı bilemiyorum. İstanbul
aşığı hikâyeci, çorbacı, âşık olduğu şehirde son yolculuğuna uğurlanamamış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder